merry christmas

Biz de yeni yıl kutlamalarına ufak ufak başladık. Ama asıl eğlence pazartesi okulumuzda yeni yıl partisi var. Bunlar ilk çalışmalarımız...

KARDAN ADAM YAPALIM, BURNUNA....

Kışın ilk kardan adamları da geldi, daha bunlardan çooook yaparız. Kardan adamı kim sevmez...

HAFTASONU EĞLENCEMİZ

Hafta sonları ailece kabımıza sığmaz oluyoruz. Adeta nereye gideceğimizi, ne yapacağımızı ve elbette ne yiyeceğimizi şaşırıyoruz. Bu halimiz apartmanda komşularımızca bile espri konusu oluyor zaman zaman. İnsanlar ekmek almaya giderken biz arabamızda geziye hazır oluyoruz. Bu hafta sonu ise durum farklıydı. Oğlum hasta olduğundan vaktimizin çoğunu evde geçirmek durumunda kaldık. Tabi dolaplar açıldı, eski oyuncaklar, kitaplar çıktı. Oyalama çabaları hat safhadaydı. Derken kendi öğrencilik zamanlarımdan bir oyuncak buldum mukavvadan yapılmış.

Biz bu ahtapota POTİ, adını verdik ve renk eşleştirmesi üzerine mandallarla, legolarla çok eğlenceli bir oyun oynadık. Evet kabul ediyorum, ilk etapta böyle bir oyuncak hazırlamak oyalayıcı ve zahmetli görünebilir. Ancak malzemelerinizi çocuğunuzla beraber seçerek her gün beraber biraz biraz ilerleyip örneğin bir haftada tamamlayabilirsiniz. Bu sizin için ve çocuğunuz için keyifli bir süreç olacaktır.

Kar yoksa yaparız:))))

Bugün hemen paylaşmak istedim. Malum bizim buralar kardan nasibini almıyor. E bir Ankaralı olarak karsız kış düşünemiyorum. Soğuk şöyle içine işlemeli, kar öncesi gökyüzü pembemsi bir griliğe bürünmeli ve kar başlamalı, pamuk gibi görüntüsüyle bir ılıklıkla getirmeli. Belli oldu memleket zamanım gelmiş:) Neyse ara tatile az kaldı. Şahsen ben gün saymaya başladım bile. Neyse biz de kar yoksa yaparız dedik ve nişastayla tıraş köpüğüyle eğlenceli kar partisi yaptık. Huzurlarınızda düş sokağında kar zamanı:

BENİM İSKELETİM

Geçen haftalarda iskelet sistemimizle ilgili çalıştığımızı gördünüz. İşte onlardan biri daha...

TAKINTILI AİLE:)))

Bu cuma günü işten eve geldim. Oğlumun odasına girdiğimde odanın farklı yerlerine gerilmiş ipler ve üzerinde asılı oyuncaklar gördüm. Bunlar ne diye oğluma sorunca babamla yaptık, artık oyuncaklarımı burada toplayacağım, cevabını alınca anladım ki biz anne-baba olarak bir şeye taktı takıyoruz. Bir süre önce ben iplere, mandallara takmıştım kafayı şimdi sıra babada:))) Ama güzel olmuş beğendim. İki gündür kullanıyoruz, tavsiye de ediyoruz. Şimdi çekmece içleri, dolaplar için "organizatör"ler moda. Bu da oda organizatörü kategorisinde ele alınabilir bence.

KİBAR İSKELET:))))

Kim demiş iskeletler korkunç olur diye. Biz sınıfımıza son derece güler yüzlü, kibar ve şık bir iskelet hazırladık. Bu arada da kemiklerimizi keşfettik.

Panomuzun pisine pasağına bakmayın. Hep bu önceki yıllar, hep bu ters devre:)))) Bir de unutmadan tüm bu şamatalı iskelet bey çalışmasından sonra bu centilmen beyi bir dans etmeden gönderemezdik. Hemen netten skeleton dance şarkısı bulundu ve çılgınlar gibi dans edildi. Israrla söylüyorum siz de bulun parçayı ve ailece iskelet dansı yapın. 

JÖLE EĞLENCESİ

Yine küçük kas çalışıyoruz, yine kirleniyoruz. Ama önce tadına bakıyoruz:)))
Her şey sarı renk, limon kokusuyla başladı. Jöle de eğlencenin tadı tuzu oldu. Bakın nasıl eğlendik:

Jöleyi verilen tarifteki su miktarından biraz daha az su ile yaparsanız daha katı oluyor. Bu da küçük kas gelişimi için daha faydalıdır. Ayrıca bu parçalanmış jöleleri bir şeylere benzetme oyunu oynayabilirsiniz. Biz buzullara benzettik ve buzullarda yaşayan hayvanlardan da konuştuk...

BUNLAR DA BÜYÜK FİLLER...

Minik farelerin yanına büyük filler olmazsa bir şeyler eksik kalırdı. Üçgenle işe başlamışken fillerimizi de üçgenden yaptık.

İtiraf ediyorum; bu filler çok biçimsiz:((( ama yine de sevimli değil mi:))))

MİNİK FARELER

Zaman zaman hayvan tanıtımları yapıyoruz. Tanıtım dediysem o hayvana ait yeme, içme, gezme, eğlenme alışkanlıkları, sevdikleri, sevmedikleri, kanlıları, canlıları her şeyi. Geçtiğimiz günlerde de fareleri tanıdık. Çok sevdik çok...

EL-GÖZ-GEZ-ARPACIK-KOORDİNASYON:))

Evet başlıktan da anlayacağınız gibi her şey çorba oldu. Aslında çok rahat ve heyecanlı başladık. ben çizdim onlar izledi. ben sordum "yapabilir misiniz?" onlar cevapladı "evet"

Sonra renkli pulları alınca sınıfta çoşku iyice arttı, Ancak içeriden dışarıya, ya da kırmızı noktadan sona doğru yan yana pullar dizilmeye başlayınca bir sessizlik çöktü. Uzunca bir süre de bizi terk etmedi. terk etmediği gibi yanına bir sıcaklık, bunalma da getirdi. Çocuklar renkten renge, şekilden şekle girdiler.

Doğrusu daha büyük, elleriyle daha rahat kavrayabilecekleri, çakıl taşı, düğme, boncuk gibi nesnelerle başlamak daha uygun olurdu, ama ben bu ellere yapışan ve küçük pullarla neler yapabileceklerini merak ettim. Yine de süperdi kuzularım...

ŞU MİKROPLAR HER YERDE

Biz de sınıfta mikropların her yerde olduğunu bir kez daha dillendirdik. Bay mikrobun hikayesini dinledik, simli mikrop deneyi yaptık. Derken derken işte bu güzel! pardon hain mikropları yaptık.

Sadece yapmakla, süslemekle kalmadık, sınıfımızda mikropların neredeyse istila ettiği yerleri beraber tespit ettik ve mikropların bazılarını oralara yapıştırarak ellerini yıkamayı unutan arkadaşlarımıza uyarı levhaları hazırladık. peki bu mikropları nasıl mı yaptık? işte: